10 Nisan 2013 Çarşamba

İÇİMİ EZİP GEÇEN DİZİ: MISSING YOU

   Uzun zamandır ilk defa beni bu denli etkileyen, içimde yazma arzusu oluşturan bir dram dizisi seyrettim. Konusu, oyunculukları ve hissettirdiği duygularla, kolay kolay insanın içinden atamadığı, düşüncelere sevk eden bir dizi.  (Bkz: Düşüne düşüne, dizinin sonuna binaen bir hikaye yazmaya bile karar verdim.)
   Diziyi daha bugün bitirmişken, sıcağı sıcağına naçizane yorumlarımı bildireyim istedim. :)

   Dizi, başrol karakterlerin on ben yaşındaki halleriyle başlıyor.
   Çocuk oyuncuların performanslarına bittim bir kere. O içtenlik, çocuksu aşkları... Cidden çok etkileyici sahnelerdi. Ama beni asıl bitiren sahne, ki olayların da ana düğüm noktası olan kısım, Soo Yeon'un tecavüze uğrarken Jung Woo karakterinin hıçkıra hıçkıra ağladığı sahne oldu. Koptum gittim ben o sahnede, bir süre kendime gelemedim desem yeridir.

   Yeo Jin Ku adlı bu çocuğu daha önce hem The Moon That Embraces The Sun dizisinde Kim Soo Hyun'un küçüklüğünü canlandırırken, hem de Warrior Baek Dong Soo dizisinde görmüştüm ve hayli beğenmiştim. Burda biraz daha büyümüş ve oyunculuğu da epey gelişme göstermiş. Bahsettiğim o ağlama sahnesinde hayran kaldım kendisine, ilerde daha çok izleme fırsatı bulacakmışız gibi hissediyorum.
   Bu kız da The Moon That Embraces The Sun'da kötü karakterde görmüştük, burda çok hoş bir rolü var ama. Tam oturmuş rolüne, çok başarılı. Çektiği acıları, katilin kızı diye dışlandığında hissettiği hüznü okuyabiliyorsunuz gözlerinden.
 
Dizinin ilk bölümlerindeki travmaların ardından, kafamızda bir ton ve soru işaretiyle 14 yıl sonrasına geçtiğimizde, olayların asıl yeni başladığını anlıyoruz. Psikolojik çöküşlerin ardından gelen intikam duyguları, bağımlılık derecesinde başka bir insana bağlanma, kötü anılar, kahrolası ebeveynler... Ne ararsanız var bu dizide yani.
Park Yoochun bu dizide de harikalar yaratmış, hem sert, hem çocuksu; hem masum, hem de acı çeken esas erkek duruşuyla büyüledi gerçekten. Kızı geri kazanmak için verdiği onca mücadele görülmeye değerdi, bazen o kızın yerinde olmak istemedim değil hani. :D
Yoon Eun Hye yine elinden geleni yapmış ve çok zor bir karakterin altından kalkmış bence. Daha iyi olabilirdi elbette, ama buna da çok şükür. Severim kendisini, önceki dizilerinde kendini kanıtlamış biri olarak başrolde onu görünce içim rahatlamıştı.
Veeeee gelelim, diziyi açıkçası asıl izleme nedenime. İlk başta dizide onun olduğu bilmiyordum fakat ilerki bölümlerde karşıma böyle bir yakışıklı (Tü tü maşallah), böyle yetenekli biri çıkınca bir an kalakaldım. Son bölümlere doğru psikopata bağlayan, paranoyak-şizofren tavırları, geçirdiği travmalardan dolayı ortaya çıkan histerik halleri falan daha da çekici yapmış kendisini. Elinde bastonuyla tak tak yürüyüp gülümsemesi, içli içli ağlaması falan bitirdi beni.
Zaten dizinin sonu herkesçe iyi bitmiş olabilir ama bence hiç de iyi bitmedi. Öyle üzüldüm ki Yoo Seung Ho'nun canlandırdığı bu karaktere -ki Yoo Seung Ho gerçekte 19, karakter henüz 26 yaşında-dizi mutlu mutlu sahnelerle biterken benim içim kan ağlıyordu. Neyse spo vermeyeyim.
Lakin artık Yoo Seung Ho ne dizi yapsa izlerim, o derece beğendim oyunculuğunu-Ve daha 19 yaşındaaa!-

Ama ama şunun tatlılığına baksanıza... Son bölümlerdeki o üzücü halini hatırlamadan edemiyor insan cidden. İçim kan ağladı onu izlerken, yavrum benimm :(

Müthiş bir dizi kısacası. İzlenmeli, zira bir dramda bulunması gereken birçok özelliği içinde barındırıyor ve oyuncu kadrosu da dev yani. Daha ne olsunn :)